Görmüs gecirmis, uzun süre hüküm sürmüs ve yasi da kemale ermis bir padisah, yerine gececek bir erkek evlat sahibi olmak icin yanip tutusmakta, dualar etmekte, icten ice kederlenmektedir. Onun yakarislari Pervane adli bir ogula kavusmasiyla karsilik bulur. Ilerleyen yillarda büyüyüp serpilen delikanli Pervane bir gün babasinin kendisine yaptirdigi köskün duvarinda bir kiz resmi görür ve hemen carpilir. Sem adindaki bu güzeller güzeli onun aklini basindan alir. Bütün vaktini resmin karsisinda gecirmeye baslar. Babasi, o avlanmak icin disariya gidince duvardaki resmi kazitir. Dönüste Pervane, cilgina döner. Bir gün avlanmaya gittiginde ise geri gelmez. Babasi günlerce onu aratir, nihayet kör bir kuyunun icinde, aklini yari yitirmis olarak bulur. Pervane icin zor günler yasanir. Padisah kacmasin diye onu zincire vurdurur. Sonunda sihirbazinin yaptigi bir kusa binerek Sem sevdasina uzun bir yolculuga cikar. Olan bitenden Sem de haberdar olmustur. Bundan sonrasi her iki asik icin de uzun ve zorlu bir sürec olacaktir. Hindistandan Irana kadar uzanan genis cografyada bu hikayenin anlatilarina rastlanir. Divan siirinde Zat ayni hikayeyi bizim dünyamiza canli ve basarili sekilde yeniden yazar. Alegoriler, kültürel göndermeler, mitolojik ve tasavvufi ögeler yaninda dil kivrakliklari ve anlatim sevkiyle ölümsüzlesen Sem u Pervane, günümüz Türkcesi ve aciklamalarla Ölümsüz Klasikler arasinda seckin yerini aliyor. Ölümsüz ask kanatlarini alabildigine yükseklere carpiyor...