Gitgide genisleyen bulut rüzgara kapilarak kaymaya basladi. Evin üzerine ulastiginda yayilan gövdesinden gökte yavas yavas düsen meteorlari andiran izler cikti. Küller kücük, siyah kar taneleri gibi asagiya yagmaya baslamisti. Diger parcalar daha büyüktü, yere carptiginda bile kor gibi yanmaya devam eden sekilsiz ates toplari. William yanik kokusunu aliyordu... ama bu güzel bir kokuydu, tanidik bir koku. Ot kokusu, bugday kokusu ve hatta ciftligin kendi kokusu.
Ciftliklerinde cikan bir yangin sonrasinda babasini kaybeden sekiz bucuk yasindaki Williamin hikayesi Beyaz Dünya. Yanginin ardindan, altüst olan annesiyle birlikte bir zamanlarin görkemli Kuran Malikanesinde yasayan amcasinin yanina tasinan William, kendini bir anda bu bakimsiz arazinin mirascisi olarak gören amcasinin gölgesinde bulur. Bu yabanci ve tekinsiz ortamda, günden güne cürüyüp yikima sürüklenen ciftligini kurtarmaya oldugu kadar bu topraklara sahip olma gururuna ve Avustralyalilik düsüncesine de saplanip kalan amcasi ile tüm umutlarini ogluna baglamis olan annesi arasinda kalir. Williamin büyüme hikayesini arka planina alan Beyaz Dünya, Avustralyada Aborjin halkina karsi yürütülen soykirima ve gelecek nesillerin gecmiste islenen suclarin yükünü omuzlamak zorunda kalmasi gercegine uzanarak katman katman acilip genisleyen bir roman. McGahanin gotik bir atmosferde ilerleyen bu bol ödüllü romani Avustralya edebiyatinin basyapitlari arasinda yerini almis durumda.

Beyaz Dünya iddiali ve cok katmanli bir roman... Gercek unsurlari olaylarin olagandisi boyutlariyla kusursuz bir sekilde harmanliyor.
Aviva Tuffield, The Age