Haydarpasadan bu yana yirmi saattir yol kat eden,yorgun Toros Ekspresinin ardinda sürüklenen son yolcu vagonunun
kusetli kompartimani, Nigdede doluverdi.
Birbirlerini tanimayan, biri kadin besi erkek alti yolcu,
bavullari yerlestirme kargasasi bittikten sonra, kusetlinin
pek de rahat olmayan koltuklarina oturdular.
Kadin, oldukca güzeldi. Otuz yaslarindaydi.Simsiyah
saclari, oval yüzünün iki yanindan dalga dalga omuzlarina
iniyordu. Dudaklari etli, burnu sevimliydi. Ince mavi
bluzunun altindaki dolgun gögüsleri Newtonun
yer cekimi yasasina isyan eder gibiydi. Sari- beyaz
puanli kisa eteginin altindaki bicimli, corapsiz
bacaklari günesten bronzlasmisti. Dirsegini koltuga,
elini cenesine dayamis, cagla yesili gözleriyle
akip giden manzarayi seyrediyordu kadin.
Ayni sirada, trenin gidis istikametine
ters yönde ve kapinin yaninda oturan
adam, kirklarindaydi. Geriye dogru
taranmis gür saclari grinin tüm tonlarini
barindiriyordu. Üzerindeki lacivert takim
elbise oldukca gösterisliydi.
Adamin bakislari bir an kadina dogru
uzandi. Böylesi güzel kadinlari cok
gördügünden mi, yoksa kadin profilden
iyi görünmediginden mi, bilinmez,
gözlerini hemen kacirdi.