Türk öykücülügüne ve düsünce dünyasina yeni fikirler ve boyutlar kazandirarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düsüncedeki istikrarli ve güclü konumuyla kendinden sonra gelen pek cok yazari etkiledi. Türkceyi dogru ve güzel kullanmadaki mahareti, insan ruhunun sirlarina vakif olmasi, gözlemciligi, ayrintilari yakalamadaki ustaligi, dilde ve muhtevada yerli durusu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez olusuyla, her defasinda yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasiyla dikkat cekti. Benligimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine cagiran metinler ortaya koydu. Toplumdaki degismeyi, yabancilasmayi, uyumsuzlugu, modern cagin insaninin dramini ve trajigini sergilemedeki basarisiyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düsün dünyamizin bilgesi olarak anildi. Türk öykücülügünün ve deneme yazarliginin gelmis gecmis en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti. Pencereler; kör, sagir, dilsiz, isiksiz ve ruhsuz... Bekleyisin, arayisin remzi davetkar pencereler... Beklemek; kavusma umudu olmadan ama hep kavusma istiyakiyla beklemek... Ask, kavusma istiyakinin tezahürü... Sevgili; bütün pencerelerde, her yerde aranan ama her defasinda pencereleri ve kapilari asigin yüzüne kapatan sevgili... sik; arayan hep arayan, bir ölü balik gibi sevgiliyi buldugunda hayat bulacak, sevgiliyle bütünlesen asik... Gercekle düs arasi, hayal kirikliklari, inlemeler, aglamalar, ciger yangini, yanik et kokulari... Modern öykümüzün ustasi Özdenören; Kör Pencerelerde, insanin icinde baslayan, büyüyen, yasayan, kavusma mümkünken imkansiza dönüsen aski anlatiyor. Hayalle gercek sarkacinda yasanan askin öznesinin de nesnesinin de BEN oldugunu doyumsuz üslubuyla dile getiriyor. Büyük usta, Kör Pencerelerle sanatini her dem tazelemeye devam ediyor.