Osmanlinin tebeasi olan Ermeniler ile ilgili politik alana iliskin yayinlarin sayisal coklugu bir yana, söz konusu yayinlarin su ya da bu sebeple daha dikkat cekici oldugu malumdur. Cokca calisilmis olsa da bu alana iliskin yayinlarin vardigi sonuclar hep tartisila gelmis, ortak bir niha söyleme ulasilamamistir. Üstelik ulasilacak gibi de görünmemektedir. Gercekte de politik söylemlerin özellikle 1915 olaylari kapsaminda ele alinip incelenmesi, Türklerle Ermeniler arasinda son yüzyillarda ortaya cikan sorunlari belki hic olmadigi kadar garip ve girift bir sekle büründürmüstür. Sözde soy kirim, jenosit gibi tarih temelden yoksun, bilimsellikten uzak nefret söylemleri elbette bu karmasik yapinin ana unsurlaridir ve bu unsurlar cercevesinde her iki millet arasindaki iliskiler sadece 1915 yilindan ibaretmis gibi bir alan olusturulmaktadir. Oysa sosyo-kültürel unsurlarda oldugu gibi siyas olaylarin da gecmisiyle birlikte degerlendirilmesi, buna göre cikarimlarda bulunulmasi zaruridir. Kaldi ki siyas olaylari toplumsal genetikten koparmak da bilimsel ahlaka uygun düsmez. Üc ciltten olusan ve ilk cildini elinize aldiginiz bu calisma da iste böyle bir zaruretin neticesi ve siyas hadiselere esas olarak, politik kaygilardan uzak bir sekilde yayina hazirlanmis, sadece toplumsal yasamin ana unsurlarina odaklanmis, politik yaklasimlari baska calismalara birakmayi tercih etmistir.