Uzun yüzyillar neredeyse ilgisiz kaldigimiz Bati felsefesiyle Tanzimat sonrasi yillarda yeniden ilgilenmeye baslamamiz sasirtici degildi. Yüzünü Batiya dönen siyasetten sonra düsüncenin yüzü de Batiya dönecekti. Bati düsüncesi icinde ilk akla gelen de antik felsefe, daha dogru ifadeyle antik filozoflar olmus, bu filozoflara ait hayat hikayeleri ve metinler yavas yavas matbuat dünyasinda görünmeye baslamistir. Yirminci yüzyil icinde Türkiyede Bati felsefesine olan ilgi kuskusuz ki cok önemli mesafeler almis olmakla birlikte antik felsefeye dair eserler telif veya tercüme yoluyla yazilmaya ve yayimlanmaya devam etmistir. Bati dünyasinda da bu ilgi eksilmemistir. Bir anlamda iki bin yili askin zaman boyunca ortaya cikan müteakip filozoflar ve felsefeler antik felsefeyi yaslandiramamistir. Türkiyede örnegin Walther Kranzin, Antony Kennynin, Julia Annasin Wilhelm Capellein ve temel eser olan Diogenes Laertiosun bu konudaki eserleri tercüme edildigi gibi bircok da telif yapilmistir.
Bu kitabin özellik ve önceligi Türkiyedeki bu tür yayinlarin ilki olmasidir. 1854 yilinda Fransizcadan tercüme edilerek basilan bu eser Francois Fénelona ait Abrégé de La Vie des Plus Illustres Philosophes de LAntiquité kitabinin Evvel Zaman Icinde Azamüs-san Olan Filozoflarin Imrar Etmis Olduklari Ömürlerinin Icmalidir adiyla yapilan tercümesidir. Mütercim, Krikor Kumaryan adli, Ermeni oldugu anlasilan ama hakkinda elimizde bir bilgi bulunmayan bir Osmanli vatandasidir. Günümüze kadar Münif Pasanin Muhaverat-i Hikemiyesi antik felsefeyle ilgili yapilan ilk cagdas tercüme kabul edilirken, aksine, Krikor Kumaryanin bu tercümesinin bu konudaki ilk ve son derece kapsamli calisma oldugu anlasilmaktadir.
Krikor Kumaryanin tercümesi Türkcede mevcut antik filozoflarla ilgili diger kitaplardan kidem bakimindan sahip oldugu önceligin yaninda tercüme dili bakimindan da kendine özgü bir yere sahiptir. Kumaryanin Türkcesi o devre mensup bir Ermeninin Türkcesidir. Bu yönüyle yazi dilimizdeki sinirli sayida örnekten biri olan eserin dilini düzelterek aktarmayi uygun görmeyerek oldugu haliyle birakmayi tercih ettik.
Kitap basilirken, Ali Pasanin tavsiyesiyle, sayfalar Fransizca ve Türkce olarak karsilikli basilmistir. Ancak biz yine özgün baskidaki eski yazi ve yeni yazi sayfalari karsilikli basmakla birlikte bu defa Fransizca metni haliyle ihmal ettik. Özgün baskida Türkce metinde paragraf uygulamasi ve noktalama isaretleri kullanilmadigi halde o yillara ait bir özelliktir bu yeni metinde paragraflar ve noktalama isaretleri Fransizca metinde uygulanan sekliyle gerceklestirilmistir.