Onurlu Beyto ailesinin evladi Ben seni, degerli zamanini böyle hasta insanlarla harcayasin diye mi okula gönderiyorum Bunun icin mi günde on alti saat calisip biraci sarhoslara, ibnelere, eroinmanlara, yabanci düsmanlarina, genc yasli cesit cesit insana hizmet veriyorum Böyle hasta insanlara bu memlekette yeterince doktor ve ilac oldugunu söyle, gitsinler onlardan yardim alsinlar...
1987 yilindan bu yana Isvicrede yasayan ve romanlarini Almanca kaleme alan Yusuf Yesilöz, altinci romani Dügün Ucusunda, töreleri sürdürmek icin yapilan bir evliligin neden oldugu kültürel ve bireysel catismalari isliyor.
Roman kahramani Beyto genc bir delikanlidir. Beyto köyünde dogmus, Beyto adini almis ama kücük bir cocukken ailesiyle birlikte Isvicreye yerlesmistir. Orada okur, kültürü orada sekillenir. Ne var ki babasi oglunun törelere uygun bir evlilik yapmasinda israrlidir. Tatil icin köylerine gittiklerinde oldubittiye getirip Beytoyu kuzeni Sahar ile gerdege sokarlar. Oysa Beytonun, kimsenin bilmedigi ve kendisinin de agzina kilit vurup kimseye söylemedigi bir sirri vardir O bir escinseldir.
Isvicreye karisiyla birlikte dönen Beyto escinselligini aciklayamadigi icin gercek sevgilisinden ayrilmak zorunda kalir. Ancak bu bogucu, ikiyüzlü hayati daha ne kadar sürdürebilecektir
Dügün Ucusu göcmenlerin, daha cok ikinci kusagin karsilastigi sorunlara deginiyor. Elindeki malzemeyi büyük bir duyarlilikla ve son derece yalin bir anlatimla bicimlendiren Yesilöz, farkli kültürler ve farkli hayat tasavvurlari arasindan gecen mesakkatli bir yolu tasvir ediyor. Yolun sonunda, Beytonun da hapsoldugu arafa ulasiyoruz. Ve anliyoruz ki catisma ve mücadele olmadan hicbir sey mümkün degildir. Bunun icin de cesarete ihtiyac var; hem de bircok insanin cesaretine