Istihbarat, bir bilim alani olarak, bugün hak ettigi yerden oldukca uzaktadir. Bunun temel nedenlerinin basinda, istihbaratin yakin zamana kadar daha cok karar vericilerin desteklenmesine yönelik bir sürec olarak görülmesi ve bu alandaki akademik calismalarin ancak 1970lerden sonra baslamasi gelmektedir.
Istihbaratcilarin bir bilim adami kimligine bürünerek bu alanda eserler vermelerinin önündeki engeller yaninda, akademisyenlerin de bu alana nüfuz etme ve ilgili kaynak bulma zorluklari birbirini besleyen iki olumsuzluk olmaya devam etmektedir. Bununla beraber, degisen dünyaya ayak uydurmaktan öte yeniliklerin önünde gitmek, yeni bilimsel calismalar ile kullandigi teknik ve yöntemlerini sürekli revize etmek zorunda olan istihbaratcilar, bilimsel calismalar ile ic ice olmak zorundadirlar. Bu ayni zamanda istihbarat alaninda bagimsiz ve gizli vasita ve yöntemler edinmenin de ön kosuludur.
Ülkemizde de istihbarat alaninda akademik calismalara yogun bir ilgi oldugunun uzun zamandir farkindayiz. Elinizdeki kitap, istihbaratin bir bilim olarak anlasilmasina yönelik, bu alandaki calismalari tesvik etmek amaci ile hazirlanmis önemli bir referans kaynagidir.
