Cocukluk benim siirlerimde ziyadesiyle vardir, yani siirim bir yerde bir cocukluk yapar, bir kusur isler. Kimbilir belki de siiri de bir tür sucluluk duygusuyla yaziyorumdur, bir tür vicdan azabi da denilebilir buna. O pek masum bir cag olarak yansitilan, cogumuzun da hoslanarak yazdigi bu masumiyetin aslinda o kadar da sucsuzluk tasimadigini gec de olsa itiraf etmek gerekiyor belki de. Insan cocukluk ve masumiyetle özdeslesen sucun hepsini siir yoluyla itiraf etmeye kalksa, kalbi bence gecici bir süre degil, tümüyle dururdu...
Galiba siirin bir iddia, sairin de iddiali olmasi gerektigi tezine karsi, olabildigince iddiasiz kelimelerle siir yazmak gibi bir derdim var. O yüzden süslü, yüksek, farkli ve cok özel kelimeler secmem, secemem. Elbette uyumlu bir siir yazdigim anlamina gelmez bu, ama bazi cok ses getiren kelimeleri kullanmaktan da kacinirim. Siir, mirildanmaktan ibarettir benim icin, mirildandigim seyleri, mirildandigim haliyle yazmaya calisirim. Onlar bazen siir olur, bazen de mirildandigimla kalirim.