Hicretten henüz otuz yil gibi kisa bir süre sonra Islam Devletinin sinirlari; doguda Hindistan sinirina dayanmis, batida Fas, kuzeyde Kafkasya, güneyde Yemeni de icine alan büyük bir alana yayilmistir. Bu bölgeler günümüze kadar Islam kimligini korumus, hatta bu cografyaya yeni bölgeler eklenmistir. Bu kadar büyük bir cografyanin Islam kimligini korumasi sadece fetihlerle, gücle, otoriter yapilarla aciklanabilecek bir durumdan ibaret olmamalidir. Böyle köklesmis bir medeniyeti besleyen güclü bir sistem, saglam prensipler, her tarafa yayilmis kurumlar vardir.
Bu sistem, Asr-i Saadet olarak tanimlanan Hz. Peygamber döneminde, toplumlara adalet, yardimlasma, dayanisma, merhamet, insan onuru, kimsesizleri himaye ve buna benzer kavramlari kalici bir sekilde göstermis, huzur ve saadet getirmistir. Daha sonraki dönemlerde, Asr-i Saadette uygulanan prensiplere bagli kalindigi oranda bu huzur ortami devam etmis, uzaklasildigi dönemlerde ise adaletsizlik, zulüm, karisiklik, catisma ortami tekrar ortaya cikmistir.
Ancak Asr-i Saadette o kadar saglam temeller atilmistir ki, Islam toplumlarinda meydana gelen onca karisikliga ragmen Islam medeniyeti hayatiyetini devam ettirmis ve bugünlere kadar gelebilmistir.

Arastirmamiz, Islam medeniyetinin, hayatiyetini devam ettirmesinde en önemli etkenlerden biri olan sosyal hizmet uygulamalarini kapsamaktadir. Amacimiz, bugün sosyal hizmetler basligi altinda ele alinan konularin Hz. Peygamber döneminde büyük oranda uygulama alanina konulduguna, Islam tarihinin ilk dönem kaynaklari isiginda dikkat cekmektir.