Yevgeniy Panteleyevic Dubrovinin mizah yapitlarinda savas sonrasi yillarinin sayisiz sorunu cok net olarak ele alinmistir; savas sonrasi yillarda ülkenin perisanligi ve insanlarin endiseleri, kisilik gelisimindeki zorluklar, dogayi koruma ve insanlik degerlerinin savunulmasi, ahlaksal degerlerin degisimi, yakin on yillarin cöküntüsünün yarattigi kompleksler... Ama, sorularin son derece net soruldugu ve celiskilerin alisilmis olanin terk edilmesine, yikilmasina götürdügü yeni bir gerceklikte tüm bunlar mizahin berrak isiginda parildamaktadir. Ve iste tam da o noktada cagin özü ve yazarin yurttaslik ve etik tavri tüm acimasiz ciplakligiyla ortaya cikmaktadir.
Yevgeniy Dubrovin yazarlik serüveninin daha en basinda 1966 yilinda yayimlanan Asfalttaki Mantarlar yapitinda sergiledigi mizahi fotograftaki inceligi, kahramanlarinin kalin cizgilerle cizilmis belirginligiyle esine az rastlanir derecede ilgincligi ve derinligiyle dikkatleri üzerine cekti. Yapitta icsel bir özgürlük, zincirleri kirma anlayisi ve de konunun finalinde bir kurtulus atesine dönüsen ve okurun ruhunu temizleyen yadirgayisin öfkeli gücü vardir.