Hz. Süleymanin sarayina kusluk vakti saf bir adam telasla girer. Nöbetcilere, hayati bir mesele icin Hz. Süleymanla görüsecegini söyler ve hemen huzura alinir. Hz. Süleyman a.s benzi sararmis, korkudan titreyen adama sorar Hayrola ne var Neden böyle korku icindesin Derdin nedir Söyle bana...
Adam telas icinde Bu sabah karsima Azrail a.s cikti. Bana hisimla bakti ve hemen uzaklasti. Anladim ki, benim canimi almaya kararli... Peki, ne yapmami istiyorsun Adam yalvarir Ey canlar koruyucusu, mazlumlar siginagi Süleyman Sen her seye muktedirsin. Kurt, kus, dag, tas senin emrinde. Rüzgarina emret de beni buradan ta Hindistana iletsin. O zaman Azrail a.s belki beni bulamaz. Böylece canimi kurtarmis olurum. Medet senden Hz. Süleyman, adamin haline acir. Rüzgari cagirir ve Bu adami hemen al Hindistana birak emrini verir. Rüzgar bu... Bir eser, bir kükrer. Adami alir ve bir anda Hindistanda uzak bir adaya götürür. Ögleye dogru Hz. Süleyman, divani toplayarak gelenlerle görüsmeye baslar. Bir de ne görsün, Azrail a.s da toplulugun icine karismis, divanda oturmaktadir. Hemen yanina cagirir Ey Azrail Bugün kusluk vakti o adama neden hisimla baktin Neden o zavalliyi korkuttun der. Azrail a.s cevap verir
Ey Dünyanin Ulu Sultani Ben, o adama öfkeyle, hisimla bakmadim. Hayretle baktim. O beni yanlis anladi. Vehme kapildi. Onu, burada görünce cok sasirdim. Cünkü Allah c.c bana emretmisti ki Haydi, git, bu aksam o adamin canini Hindistanda al Ben de; bu adamin yüz kanadi olsa, bu aksam Hindistanda olamaz. Bu nasil istir, diye hayretlere düstüm. Iste ona bakisimin sebebi bu idi.