Deyim yerindeyse, futbolla yatip futbolla kalkiyoruz.
Takimlar, gole imzasini atanlar, kalesinde devlesenler, teknik patronlar, futbol otoriteleri, fikstürler, günlerce tartisilan pozisyonlar ve macin son düdügünü calan hakemler... Hepsi, gözlerimizin önünde sergilenen bir oyunun aktörleri... Peki ya bütün bunlarin düsündürdükleri Futbol gercekten, kendi halinde bir spor dali mi Hayatimizda, biz istemesek de, bunca yer tutmasinin nedenleri neler Yoksa, kendisi zaten hayatin kücük bir kopyasi mi

Amacini, futboldaki carpikliklar ve dogrular isiginda yasama yeniden bakmak diye aciklayan Kaan Arslanoglu, Futbolun Psikiyatrisinde futbolu bir spor olarak ele almanin yani sira onun ve aktörlerinin patolojik yanlarina da isaret ediyor. Insan kisiliginin ve sinirlarinin belirlenmesinde genetik etmene israrla dikkat ceken Arslanoglu, bu yolla, acmazlarla coskunun, dogru ile yanlisin yan yana gelisinin
tüm insani boyutlarini aciga cikariyor.

Mesin yuvarlagin pesinde neden yalnizca 22 kisinin degil de bütün bir dünyanin kostugunu anlamak isteyenler icin...