Internetin henüz olmadigi bir dönemde iki genc, birbirlerinden cok uzak iki ülkede birbirlerinden
habersiz kendi ülkelerinde yasamakta ve okula gitmektedirler. Bu gencler dünyada kendini gecerli bir
dil olarak kabul ettiren Ingilizceyi ögrenmek istemektedirler. Genclerden biri Türkiyede hem
calismakta hem de aciktan okumaktadir. Zamanini degerlendirmek icin bir kurum vasitasiyla
uzaktan mektupla ögretim sistemiyle Ingilizce ögrenmeye calismaktadir. Egitim aldigi kurum
ögrenimi hizlandirmak icin kendisinden mektuplasmak üzere bir mektup yazmasini ister. Aradan alti
ay gibi zaman gecer ve kendisine Hitomi adli Japon kizdan bir mektup gelir. Gencin almakta oldugu
egitim bir yilda tamamlanmasina ragmen, o mektupla baslayan yazisma sekiz-on yil sürmüs,
sonunda arkadaslik dostluga, dostluk kavusmasi imkansiz bir aska dönüsmüstür. Imkansizlik
yüzünden bir türlü kavusamayan gencler kendi ülkelerinde evlenmis, kendilerine yeni bir hayat
cizmislerdir. Aradan otuz yila yakin bir zaman gecmis, Türkiyede yasayan gencin büyüyen oglu
okuyarak doktor olmus ve doktora yapmak üzere Japonyaya gitmistir. Hitomi Hanim ailesinin rizasi
disinda kendi ülkesinden biriyle evlenmis, kisa bir süre sonra ikiz kizlari olmus ve gecimsizlik
yüzünden esinden ayrilmak zorunda kalmistir. Mahkeme kizlarindan Ayumiyi babasina, Yumiyi ise
anneye vermistir. Alkolik olan baba ihtiyaclarini karsilamak icin kizini cocuklari olmayan bir aileye
evlatlik olarak vermek zorunda kalmistir. Ayumi, okuyarak doktor olmus ve kader, doktora
yapmakta oldugu üniversitede Türkiyeli bir gencle yolunu birlestirmistir. Türkiyeli doktor, Babasina
Japonyayi Sevdiren Kadini bulmak üzere yollara düser. Uzun ugraslardan sonra kadini Kyotoda
bulur ve onun misafiri olur. Hitomi Hanimla yasayan kizi Yumi okumus ve edebiyat ögretmeni